23 Nisan 2019 Salı

Bu Düş Kimin

Bir düştü.

Bir sabah, 
bir şiir 
ve bir şarkı kadar süren düşlerin birinde
sesini duydum. 
"Uyan!" 
Zaman,
uzun bir sabah, 
uzun bir şiir 
ve uzun bir şarkı oluverdi
Perdeyi araladın.
Bir takvim yaprağı da önüme 
düştü. 
Yüzün hazirandı.
Ellerin ılık...
Beklemiş elmanın kokusu,
uzun zaman beklemiş olmanın tadı vardı 
içimde.
"Elma da 
benim kadar beklemiş midir?"
İnsan 
bir defa becerebildiğinde
sesli düşünmeyi,
ya özgür kalıyor,
ya da tutsak oluyor
sonsuza dek.
Gülümsedin.
Gülüşün
hangisiydi, 
bir türlü çözemedim.
Kalktım, 
yalınayak dans ettim
odanın içinde. 
"Yalınayak dans etmek,
varolmanın 
dayanılmaz bir hafifliğidir.
Kundera'nın 
bundan haberi var mıydı?"
diye sordum.
Yeniden özgür bıraktın beni,
ve yeniden tutsak ettin.
Yalınayak kaldım
odanın içinde.
Oda...
Uzun bir gece,
uzun bir şiir 
ve uzun bir şarkı kadar 
küflüydü.
Gün gece, 
gece oda, 
oda küf içinde,
küf benim içimdeydi... 
Ne söylemeyeceğimi 
biliyordun.
"Bana hiç bilmediğin bir şey söyle" 
dedin.
Seninle içilen acı kahvenin telvesini
seçtim.
Sana,
seninle içilen acı kahvenin 
kıııııııııııııııııııııııııııııııııııııııırk 
yıl sürecek anısını 
anlatmak istedim.

(Sessizlik...)

Aramızdan geceler, 
sabahlar, 
haziranlar, 
mevsimler geçti...
Ve hiç zaman...

Küflü bir bıçağın 
ikiye böldüğü elmanın 
sesini duydum.
Gözlerimdeki perde aralandı.
Uyandım.
İçim
acıdı.
Acısı
sonsuzdu.
Ve anısını da
hiçbir takvim yaprağında 
bulamadım.

Uyan...
Düşün...
Son gecenin sabahı,
son şiir, son şarkı,
son elma ve son kahvede
yak perdeyi.
Takvimi yırt.
Odayı yık.
Yalınayak dans et,
mütemadiyen.
Ve sakın
bensiz 
düşme.
Deli Kız