2 Ocak 2014 Perşembe

Sevgili

     Sabahları diyorum, mutlu uyanmak... Yeni güne gülümsetecek şeylerle başlayarak ve bununla doyasıya yetinerek... Gözlerimi açmaya çalışırken çoktan içime dolan kokun gibi... Ve sağıma devirmek başımı, yastığına sinmiş parfümünde boğulmak gönüllü... Mutfakta olduğunu bilmek... Sen kahvaltı hazırlarsan gün güzel demektir; işte bu kadar basit. Ellerin... Ah ellerin de öyle güzel ki, çay şimdi tam istediğim gibi... Bırak o bıçağı, ellerinle böl ekmeğimizi... 

     Akşam vakti, gelip geçen ömre ve geçip giden güne demlenmek önce; ardından umut doldurmak o iki adet rakı kadehine... Anasona gömerek eksilerimizi, hatalarımızı ve özlediklerimizi... Dışarıya kaçan, dalıp giden bakışları fırında brokoliye çevirmek ve aynı damak tadıyla çözmek boğazımızdaki düğümleri... 

   Gece olunca birlikte ürpermenin, üşümenin tadına varmak... Soğuk çarşafta sıcacık bir karışım hazırlamak yavaş yavaş çözülen buz tutmuş el ve ayaklarımızdan... Isındıkça terlemek ve terledikçe yorgun düşen göz kapaklarımıza yenilmek beraberce... Görmek istediğimiz, yaşamayı dilediğimiz ülkelerin, şehirlerin hayaliyle dalmak aynı düşlere... Ve sessiz karabasanları baştan yenmek dua ederek gelecek güzel günlere... 

     Her şey seninle anlamlı... Dinledikçe dokunan tozlu şarkılar, yazdıkça rahatlatan gizemli satırlar, nutella kavanozundan çıkan kaşık kaşık sözcükler tatlı mı tatlı, yükselen burçlarımız, takıntı haline getirdiğimiz unutulmaz sinema filmleri-replikleri, terminaller, yılın ilk karı, sabahın 04.45'i, 27 koltuk numaralı yolcu bileti ve henüz bilmediğim ama eminim "O" dedirtecek nice işaretler, tesadüfler... Masal olur tüm bunlar, şarkı sözü olur sevgili... Her şey seninle keyifli.
Deli Kız