21 Temmuz 2013 Pazar

Kalan

Bir şarkıda güleceğiz... Bir şarkıya ağlayacağız... Bir şarkıdan sebep sayfalarca yazacağız... Ama söz konusu bu şarkıyı duydukça ne yapacağımızı düşündün mü hiç?

Bir elimize mıhlanmış kadehlerimizi defalarca kırmızıya boğacağız önce. Düşünceli dirsek uçlarımızın bağdaş kurduğu pencere pervazından aldığımız güç ile, birbirine yaslanan yorgun şakaklarımıza yapay, derin gamzeler açacağız biriken zehir, biriken hüzün oluk oluk aksın diye içeriden dışarı; göz kapaklarımıza bilmem kaç yılın olanca ağırlığını yükleyip uzunca bir müddet siyah bir film şeridinden derin, sık, içli soluklarla izleyeceğiz alıp götürdüklerini ve geri getirmeyeceklerini... 

Yere çakıldığı an, bembeyazlarımızın çokluğunda belki gözden kaybolacak, kim bilir belki de daha çok göze batacak tüm kirli çamaşırlarımızın etrafa saçılacağı yüklü birer bavul gibi bırakacakken kendimizi SON yazan perdedeki boşluğa, gardırobundaki hiç bir parçadan vazgeçemeyen şımarık çocuklar misali toparlayıp bütün renklerimizi, yolumuza devam edeceğiz... O buram buram meta kokan, kokusundan tiksindiğin, tiksinip sövdüğün sözde sevgilere... Ağırlaşmış, ağarmış insan eti kokan gözde aşklara... Gülüp geçecek, isimsiz ve de tarifsiz bırakacağız beraber göğüs gereceğimiz her şeyi... Yorduğumuz ve bizi yoran o kalın adres defterinden elimiz boş, tenimizde hafif sıyrıklarla silineceğiz de göğüs kafesimiz arkasına sığındığı umut, sevda, sabır dolu sulu meyvelerden görünmeyecek şekilde sonlandıracak ritmini... Sararmış sayfalarından asılıp kopardığımız ve yanımıza kalan tek gerçeği kendi sonsuzluğumuza taşıyacağız...
Deli Kız