16 Nisan 2013 Salı

İyi Yolculuklar

   Hiç yürünmemiş bir yolun varsa... Ayakkabılarını aşındırmamış, nasırlaştırmamış tabanlarını, susuzluktan boğazını kurutmamış, yorulduğunda kaldırımlarına sarılıp banklarına kıvrılıp soluklanma fırsatını bulamadığın bir yolun varsa... Köşe bucak aradığın oysa ki, ancak bulduğunda taşından tozundan ve zorundan kaçındığın, başlamadan başından savdığın bir yolun varsa eğer... Ve yol mu güç, yolcu mu güçsüz bir muamma ise cevabın... Kulak ver bana o yolu yürümeye olduğu gibi konuşmaya da üşenen ama dinlemeyi iyi bilen yolcu:

  Cevap yaşamın kendisi kadar karmaşıktır esasında: devamı getirilememiş ama 'ların, sebebine inanılmamış çünkü 'lerin, sonucuna şans verilmemiş ya sonra 'ların belli belirsiz çığlığında askıya alınmış önce, ardından zaman aşımından zamansız bir noktayla sonlandırılmaya mahkum edilmiş insan ömrü gibidir o sorunun cevabı... 

    Ne haritandan silinir o yol, ne de yeni banklar kondurulur yeni kaldırım taşları döşenir kenarlarına boylu boyunca... Sensizliğe, kimsesizliğe terk edilmiştir. Sessizliğin ıssızlığın alın yazısıdır ya... Belli belirsiz bir rüzgar fısıldayıverse can sıkıntısından ya da özlediğinden yağmur damlalarını, sonundaki serin gölgeli asırlık o ağacın kurumuş yaprakları hışırdar huzursuzca; yaşını başını almış süresiz uykuya dalmış bir kuş bitkin kanatlarını çırparak yavaşça yükselir dallarından gökyüzüne de fırtınalar kopmuş kadar gürültülüdür hani o doğanın yalnızlığı - yalnızlığın o doğası... Öyle uğuldar kulakların, öyle çınlar işte nerelerde zaman öldürüyor, nerelerde kendini kandırıyor olursa olsun pişman ve sürtük adımların... 

    Yürümek için en kolay yolu seçebilirsin; o yolda istediğin kadar ayak dire, akıbetin ne ruhunu doyurur ne de doldurur evvel zaman içinde, içinde açılmış derin boşlukları... Öte yandan sağlam bir yola gözün arkada başlayabilirsin; şayet ne o yolun hakkını verebilir ne de tadına varabilirsin hak ettiğinin... Adresi hafızalardan bir türlü silinmeyen lakin yürümeye de cesaret edilemeyen her yol önceden tüketir yolcusunu... Harcar... Beklentilerindir aşınan, eskitmeye korktuğun ayakkabıların değil. Kavrulmuş tabanlar üzerinde değil de nasır tutmuş bir yüreğe sığınarak yürürsün zamandan arda kalanı. Susuzluktan kurumaz da boğazın, düğüm düğüm olur sustuklarından sebep. Ve başka hiç bir durak derin bir nefes olmaz halsizliğine. 

    Aklına gelip içinden geçen o yolu bilenler yalandan bir dilekte bulunurlar: "İyi yolculuklar"... Bilmeyenlere de sen yalan söylersin zaten...
Deli Kız