Ne süt dişlerim döküldüğünde büyüdüm,
ne de adımlarım genişlediğinde.
Büyümedim
düşünce dizlerim kan gölüne döndüğünde
ya da
yaralar kabuklara, kabuklar lekelere evrildiğinde.
Annemden emdiğim sütle de büyümedim,
çeşmeden içtiğim suyla da.
Tırmanabildiğimde incir ağacına,
uzanabildiğimde en uzak dalına...
Yok, büyümedim ben.
Ben,
sen
olmayacak zamanlarda,
çoktan kaybettiğim savaşların ortasında,
çoktan kaybettiğim savaşların ortasında,
beni benimle
ve beni seninle bıraktığında
kendimden döküldüm.
Var ya,
ellerim döküldü,
ellerim döküldü,
gözlerim döküldü.
Bilir misin, içim döküldüğünde
Bilir misin, içim döküldüğünde
sensiz nasıl yaşayacağımı bilemedim.
Ben,
sen
olmayacak bir zamanın
kazananı olmayan savaşında,
beni kendimle
ve beni yaşamla küstürdüğünde
senden döküldüm.
Ellerinden,
gözlerinden...
Biliyorum, içinden döküldüm.
Aynı anda
aynı denize
dökülecektik.
Olmadı.
Olamadığımızda büyüdüm.
Deli Kız