16 Ağustos 2017 Çarşamba

...

Yaz usuldan hazırlığını yapıyor toparlanıp gitmeye. Birkaç güne kalmadan ve kimseler farkına varmadan sarıya çalacak sıcaktan kavrulmuş ağaçların yaprakları ve hafif yağmurlu bir akşam üstü ayaklar altında çıtırdadıklarında anlaşılacak; yerini bırakacağı bir güz daha kapıda.

Özlüyorum...

Göçebe rüyalarda, kulağımda kalan en güzel sözlerine tutunuyor ve denize kıyısı olan en güzel şehirlerin ara sokaklarına götürüyorum seni.

Köhne parklardan geçiyoruz bir bir. Her parkta bir sigara yakıp konuşuyorsun benimle, söylediklerine hayran kalıyorum.

Söyleyemediklerini gizleyen karanlık odalarına giriyorum zihninin ve kıvrımlarında saklanmış umutlarına gülümsüyorum.

Köhne sözlerini istiflediğin kalbini ellerime alıyorum.

Ve anlıyorum ki...

Ara sokakları deniz kokan o şehirlerde bile yaz bir şekilde sona eriyor.

Üşürsen,

Güz inerken...

Çıtırdayan sarı yapraklar üzerinde yürüdüğün hafif yağmurlu bir akşamüstü bu yazdıklarımı hatırla.

Bulmak iste.

Göçebe rüyalarda sessizliğimden tut. Bundan sonra kaçacağın şehirlerin gizli saklı parklarında yanımda yürü. Tüm banklara oturalım; sigaranı her yakışında yeni bir şarkıya başlayacağım.

Daha çok umut dolsun göğüs kafesine sana dair gülüşümden...

Gücün varsa biraz da nefesimden...

Göçebe rüyaların orta yerinde kalakalalım; biraz var, biraz yok... Öylece işte.

Ve yarım da kalsa öpüşmeye değsin hep uyanmadan hemen önce...

Zaman...

Her şeyi değiştiriyor.

Ağaçları, yaprakları, parkları ve bankları...

İnsanları...

Lakin bir gün mutlaka doğruyu söyleyecek.

Şimdi ne söylenir?

Öylece yürüyoruz işte,

Mevsim şehir demeden...
Deli Kız