12 Kasım 2016 Cumartesi

Tasarruflu

O çok sevdiğimiz, bilmediğimiz lakin elbet bir başka zamanda bir başka boyutta yeniden görüşeceğimizi umduğumuz o sonsuzluğa uğurlandıktan sonra ölüm tasarrufunun hiçbir dilde söz sahibi olmadığına inanılır. Bir süre onu sevenlere ya da onu hiç tanımayanlara hakkında güzel şeyler anlatılması sevginin ölümden daha büyük olduğunu öğütler sanki ve kaybın yerini uzun susuşlar alır. Oysa ki ölüm üzerine yazılacak, söylenecek öyle çok şey var ki... 

Derin ve gerçek bir özlemi sessizliğe boğabilir misiniz?

Yanı başına eksiklik denen soğuk bir de sandalye çekersek tüm bunlar ölümün aslında hatırlanan değil asla unutulmayan bir şey olduğunu kabul ettirir bize. 
Hep başucumuzda duran...

Ölüm bir vurgun...
Uzun uzun iç çekiş...
Diplere dalıp kaybolmak...
Nefes alırken acımak, kanamak... 
En güzel yemek kokusunda, en sevilen şarkıda şifasız hatırlamak...
Yüzlerce soru sormak geçmişe ve geleceğe... 
Soluk renkli bir duvarın gökyüzünden inip tepemize çöküşü...

Bir rüya için duadır.
Rüyada ona sımsıkı sarılmaktır.
Ve bunu gerçek sanmaktır.
Gerçek olduğuna inanmak istemek ve bununla avunmaktır.
Ağlayarak uyanmaktır.
Bir rüyaya ağlayarak minnet etmektir.
Özlemekten yorgun düşüp yeniden uykuya dalmaktır.
Uyanınca ilk adımı boşluğa atmak ve bu nedenle
sürekli daha güçlü olmaya çalışmaktır.
Savaştır.
Yenilgisi çok, kazanması zordur.

Daha önce size saçma ya da gereksiz gelen her şeye inanabileceğiniz ihtimalidir.
Hissediştir.
Bağdır.
Bağlantıdır.

Bu gece yine sarıldım ona. Öyle sıkı sarıldım ki kokusunu içime çekebildiğimi ve sıcaklığını hissedebildiğimi hatırlıyorum. Ağladım. O hiç konuşmaz ama gözlerinden anlarım onun da beni çok özlediğini. Onun da gözleri doldu. Hep arkasına bakar sanki kaçak göçek bir buluşmaya güç bela fırsat yaratmış gibi. Gitmek zorundadır hep ve bunu yüzünden okurum. O an için kitap yazılır işte. Hiçbir tasarruf da edilmez. Sözse söz... Çokça... Yazdıkça çoğalan.

Ölüm... Kısa konuşmaya gelmiyor hiç. İçinde çocukluğunuz, gençliğiniz, ilk sevdanız, ilk kavganız, ilk düşüşünüz, ayağa kaltığınızda en içten gülüşleriniz ve her birinde elinizi en sıkı tutan canınız varsa, son nefesinde siz de onun ellerini sımsıkı tutmuşsanız ve o yine de gitmişse sözden tasarruf etmek durumunda kalmak sakat kalmakla eş değer... Yaşarken yarım kalmakla...
Deli Kız