30 Ocak 2016 Cumartesi

C'est La Vie

     Saçların gibi, gözlerin gibi, üstün başın gibi, Ankara gibi, çok sevdiğin gibi... Gri bir düş bıraktım sana. Tanıdık hüznüne, bildik ayrılıklarına, sevmek istediğin güzel kadınlara, geri çevirdiğin tüm aşklara, kaybettiğin heyecana, ezberlediğin korkulara, ağaran yaşına bıraktım. Sen Tunalı'ya hep aynı notu bırakırdın. Bir parça tebeşir izi... C'est la vie... Yürüdüm Tunalı'da... Yürüdüğün kaldırımlara, bastığın kaldırım taşlarına hayat gibi bir düş bıraktım. Öyle gerçek, öyle inanmadığın... Görüp de bakmadığın kırmızı bir nar gibi, ismim gibi, ben gibi bir düş bıraktım sana... Döke saça, cadde boyu, düştüğü yerde büyüsün diye, çoğalsın diye, sana gelsin, senin olsun diye bıraktım... Hayat böyle işte! Yaşanacaksa yaşanıyor. Gerekirse defalarca... Hayat siyah değil. Hayat beyaz değil... Hem iyi hem kötü... Gri... Bakarsan kırmızı da! Bir düş bıraktım sana. İçinde sen, sana benzeyen, içinde ben, bana benzeyen ve içinde trenler, ağaçlar, kuşlar, denizler, buseler, yağmurlar ve çocuklar, bize benzeyen; haksızlık ettiğimiz tüm renkler... Beyhude mi bayım? O halde C'est la vie!
Deli Kız