Tahta masaları, tahta sandalyeleri ve çiçekli örtüleri olan ikinci adres küçücük bir kafede otururken bir anda yerinden fırlayıp karşıdaki marketin rafından kapmış onu SEVGİLİ. Etraftakilere sorarak bulduğu sıradan kocaman bir kutunun içine yerleştirmiş onu. Buruşturulmuş kağıtlar arasında ve bir parça peçeteye özenle yazılmış sıcacık bir not eşliğinde... Ve sulu sepken yağmurlu bir günde deniz kokulu bir şehirden gri bulutlu bir şehire yolculuk etmiş o bir kavanoz nutella... Yoğun bir nöbet gününün tüm yorgunluğunu almış şanslı BENin üstünden o tatlı sürpriz. İçinden kilit sözcükler çıkmış her kaşıkta, banyodaki aynaya ya da buzdolabının kapısına iliştirilen... O gün bugün öylesine değil tam anlamıyla yaşanır ya da sarfedilir olmuş o sözcükler. O gün bugün nutella sevilen bir lezzet olmaktan çıkıp unutulmaz bir anıya dönüşmüş. O gün bugün içinde gerçek sevgiyi barındıran küçücük şeylerden kocaman mutluluklar çıkarmaya başlamış içimizdeki kahramanlar. O günü andık ya bugün aynı yerde, o kafede... Ben yine çok mutlu oldum çayımı yudumlarken... Sahi... Çay bu kadar güzel miydi daha önce? Nutella da öyle...
Deli Kız
