25 Aralık 2012 Salı

Kıyıdan

     Kıyıdan... Hep böyle yaptın ihtiyar... Konuşurken parlak, yaşarken suya gömülü. Ağrısız bir başın kazandırdıklarıyla yetindin. Unutma bunu. İşte, baştan kabullenilmiş bir aldatmaca. Büyük sözcükler büyük seslerle, büyük sesler büyük çağrılarla buluşmadıkça dingin denizin gökyüzüyle dostluk tazelediği o belli belirsiz çizgide küçücük bir soru işareti olarak kalmayı seçtin! Ahh, bu bir seçim miydi peki? Hangi hırçın dalganın önüne attın kendini? Güvenli bir bölge olması için bir ömür çabalayıp durduğun tarlanda kaç hazine gömülü dersin? Kıyıdan, yalnızca kıyıdan yürüyen ayaklı bir sandukasın bu yüzden. Koruduğun şey, o her neyse artık, bir sis bulutuyla örtüyor gövdeni. Bakışlarını yalnızca deniz kestanelerinin dikenleri için keskinleştiriyorsun. Bir kıyı bekçisisin sen. Günün birinde koruduğun şeyin mor yosunlar gibi çürüyüp yok olduğunu göreceksin. Sudan çıkacak bir heyulanın korkusunu gündüz denizde, gece uykuda beklemeyi sürdür bakalım. Hiçbir şey yapmayan hiçbir şey hak etmez.
 Ahmet Önel / Sabun Adam