Yalın ayak salona yürüdü Kullat Nunu. Kaldığı yerden devam etti müzik
parmağının tek hareketiyle. Aynı şarkıyı dinliyordu sürekli. Rengi solmuş ince
uzun geceliğinin içinde nasıl da üşümüştü... Üzerine bir hırka geçirmeye
üşenecek derecede yorgundu; boşvermişti belki de... Kollarını birbirine dolamış
öylece duruyordu pencerenin önünde. Dışarıya bakıyordu, neredeyse tüm
yapraklarını dökmüş çift taraflı söğüt ağaçları arasında uzayıp giden toprak
yola doğru... Nicedir adım atmadığı bahçeye koyu bir çamur hakimdi şimdi.
Yataktan kalkmadan hemen önce duyduğu yağmurun geride bıraktığı son damlaları
fark etti camda. Gökyüzünü ele geçirdiğini düşündüğü o kapkara dev bulut
acımasızca ıslatmıştı yine yeryüzünü uzun uzadıya. Hava puslu, Kullat Nunu
suspustu... Gözlerini ön bahçe kapısına dikti bir defa daha. Neyi, kimi ve ne
kadar uzun zamandır beklediğini bilemeden kayboluverdi yeniden dün-bugün-yarın
üçgeninin bulanık iç açılarında. Belki dakikalar, belki saatler sonra
bilmiyordu... Ayak sesleriyle irkildi. Baktığı, beklediği yönden değil... Usul usul yaklaşan arkasından,
ürkütmeyen, umut veren adımlardı bunlar... Kokusunu alıyordu... "Soğuk
havaya epeyce eşlik etmiş sigarası..." diye geçirdi içinden; bir anda tüm
odayı saran tütün kokusundan rahatsız olmadı oysa ki... Sözsüzlüğünden
anlıyordu yüzünü çevirsin istemediğini. Bekledi... Kulağına eğilip
fısıldayacak, kim olduğunu söyleyecek sandı. Güçlü, sevgi dolu bir çift el
gözlerini kapattı eskiye öykünmüş çocukça bir oyun oynamak ister gibi... Derin
bir nefes alıp verdi Kullat Nunu. Ve o nefes kadar derinlere daldı saniyeler
içinde... Yerini aniden keskin bir aydınlığa bıraktı gözlerindeki zifiri
karanlık. Havadaki pus dağıldı önce... Söğütler yeşile dönüyordu yeniden...
Toprak yoldan çekiliyordu çamur... Yağmur damlaları buharlaşıp yok oldular
pencerenin camından... Bahçeye taarruz eden gün ışığından ön kapıyı göremez
hale gelmişti... İyiden iyiye kamaşıyor, bir o kadar da yanıyordu
gözleri. Tanıdık geliyordu
her şey... Yalnızca tek bir isim yankılandı odanın duvarlarında Kullat Nunu'nun
sesiyle: "Al Tarf!" Griye dönmüş dünyasını bu denli aydınlatabilecek
tek yıldız... Adını işitmenin sevinci ve rahatlığıyla ellerini gözlerinden
çekip kendisine döndürdüğü Kullat Nunu'nun donuk bedenini kucakladı Al Tarf. Bir
ışık yılı daha bekleyemezdi kaybedilmiş zamanın kaybedilmiş fırsatlarına kurban
ettiği güzellikler için... Nicedir biriktirdiği hayallerinin en küçüğü ama en
tutku dolu olanıyla başladı ve büyük bir özlemle öptü Kullat Nunu'yu
dudaklarından. Müziğini de ışığı gibi yanında getirmişti, hızla değiştirdi
şarkıyı sonra. Dans etmeye başladılar... "Seviyorum unutkanlığını..."
dedi. Anlamadı önce Kullat Nunu. "Arka bahçe kapısı... Hatırlamadığın...
Ama kapatmadığın da..." Sonrası? Sonrası hafif dozda şaşkınlık, endişe...
Yüksek dozda huzur ağır gelmesin diye onlar da. Huzur işte... Yıllardır
bildikleri ama bilerek sustukları türden... Bir de son olarak
"Kilitledim... Bunlar da anahtarların...” dedi Al Tarf. Kullat Nunu
gülümsedi. Gitmeyecekti, biliyordu...
Deli Kız