12 Eylül 2012 Çarşamba

Kuzeye Son Yıldıza

     Yalın ayak salona yürüdü Kullat Nunu. Kaldığı yerden devam etti müzik parmağının tek hareketiyle. Aynı şarkıyı dinliyordu sürekli. Rengi solmuş ince uzun geceliğinin içinde nasıl da üşümüştü... Üzerine bir hırka geçirmeye üşenecek derecede yorgundu; boşvermişti belki de... Kollarını birbirine dolamış öylece duruyordu pencerenin önünde. Dışarıya bakıyordu, neredeyse tüm yapraklarını dökmüş çift taraflı söğüt ağaçları arasında uzayıp giden toprak yola doğru... Nicedir adım atmadığı bahçeye koyu bir çamur hakimdi şimdi. Yataktan kalkmadan hemen önce duyduğu yağmurun geride bıraktığı son damlaları fark etti camda. Gökyüzünü ele geçirdiğini düşündüğü o kapkara dev bulut acımasızca ıslatmıştı yine yeryüzünü uzun uzadıya. Hava puslu, Kullat Nunu suspustu... Gözlerini ön bahçe kapısına dikti bir defa daha. Neyi, kimi ve ne kadar uzun zamandır beklediğini bilemeden kayboluverdi yeniden dün-bugün-yarın üçgeninin bulanık iç açılarında. Belki dakikalar, belki saatler sonra bilmiyordu... Ayak sesleriyle irkildi. Baktığı, beklediği yönden değil... Usul usul yaklaşan arkasından, ürkütmeyen, umut veren adımlardı bunlar... Kokusunu alıyordu... "Soğuk havaya epeyce eşlik etmiş sigarası..." diye geçirdi içinden; bir anda tüm odayı saran tütün kokusundan rahatsız olmadı oysa ki... Sözsüzlüğünden anlıyordu yüzünü çevirsin istemediğini. Bekledi... Kulağına eğilip fısıldayacak, kim olduğunu söyleyecek sandı. Güçlü, sevgi dolu bir çift el gözlerini kapattı eskiye öykünmüş çocukça bir oyun oynamak ister gibi... Derin bir nefes alıp verdi Kullat Nunu. Ve o nefes kadar derinlere daldı saniyeler içinde... Yerini aniden keskin bir aydınlığa bıraktı gözlerindeki zifiri karanlık. Havadaki pus dağıldı önce... Söğütler yeşile dönüyordu yeniden... Toprak yoldan çekiliyordu çamur... Yağmur damlaları buharlaşıp yok oldular pencerenin camından... Bahçeye taarruz eden gün ışığından ön kapıyı göremez hale gelmişti... İyiden iyiye kamaşıyor, bir o kadar da yanıyordu gözleri. Tanıdık geliyordu her şey... Yalnızca tek bir isim yankılandı odanın duvarlarında Kullat Nunu'nun sesiyle: "Al Tarf!" Griye dönmüş dünyasını bu denli aydınlatabilecek tek yıldız... Adını işitmenin sevinci ve rahatlığıyla ellerini gözlerinden çekip kendisine döndürdüğü Kullat Nunu'nun donuk bedenini kucakladı Al Tarf. Bir ışık yılı daha bekleyemezdi kaybedilmiş zamanın kaybedilmiş fırsatlarına kurban ettiği güzellikler için... Nicedir biriktirdiği hayallerinin en küçüğü ama en tutku dolu olanıyla başladı ve büyük bir özlemle öptü Kullat Nunu'yu dudaklarından. Müziğini de ışığı gibi yanında getirmişti, hızla değiştirdi şarkıyı sonra. Dans etmeye başladılar... "Seviyorum unutkanlığını..." dedi. Anlamadı önce Kullat Nunu. "Arka bahçe kapısı... Hatırlamadığın... Ama kapatmadığın da..." Sonrası? Sonrası hafif dozda şaşkınlık, endişe... Yüksek dozda huzur ağır gelmesin diye onlar da. Huzur işte... Yıllardır bildikleri ama bilerek sustukları türden... Bir de son olarak "Kilitledim... Bunlar da anahtarların...” dedi Al Tarf. Kullat Nunu gülümsedi. Gitmeyecekti, biliyordu...  
 Deli Kız