22 Ağustos 2012 Çarşamba

Ezber Bozan

Baba ocağının balkonunda oturuyorum. Ay hilal. Gökyüzü berrak. Şehir ışıl ışıl, uzansam dokunacağım sanki her bir ışığa... Ne ürperten ne de terleten bir hava var. Tatlı bir esinti hafiften üflüyor yüzüme yaşadığımı. Uzun zamandır işitmiyordum bu sesi: her şeye rağmen soluk alabilmenin ve hayata tutunmanın güzel olduğunu fısıldıyor sanırım inadına kulaklarıma. Ama ben 30 yaşıma kadar bildiğimi sandığım tüm ezberleri bozan bir şaşkınlıkla yanıtsızım yine. Bilmediğim ve umarım yakın bir zamanın belki de her şeyi sindirmiş olgunluğuyla bilge bir cevabım olacaktır kendisine... Henüz hala biraz isyankar, hala çokça eksik hissediyor ve belki de saçmalıyorum... Yerken-içerken, uyurken-uyanırken, gülerken-ağlarken, giyinirken-soyunurken, gezerken-tozarken...

ÖLÜM, ezber bozanım! Bugüne kadar bildiğim ya da bildiğimi sandığım her şeyi altüst eden dört harfli kabusum... Çünkü ben yazları bir başka bilirdim! Bu balkonda oturmak başka bir tat verirdi... O ışıklara doğru bakarken aslında ne de acıtmayan havai yaralarım vardı... Tüm sevdiklerim yanımda ya da bir telefon uzağımdaydı... Geç de olsa babam gelirdi evine, annem her zamanki gibi hafiften söylenir, babam uzatmadan durumu tatlıya bağlar, birlikte yakarlardı sigaralarını... En güzel seydi beni sevgiyle dünyaya getirenleri bir arada görebilmek... Bayramlar da bir başkaydı... Ne şeker, ne de baş ucuma konan yeni elbiseler değil derdim... Bir sürü el öperdim ama en güzeli yine beni sevgiyle dünyaya getirenlerin ellerini öpmekti! Bu akşam şehre değil babamın yattığı yere bakıyorum... O havai acıları solda sıfır bırakan bir ateş yanıyor yüreğimde... Saat ilerliyor gelen yok. Annem sigarasını yalnız tellendiriyor. Benim en sevdiğim karede kocaman bir boşluk... Bu bayram ne kapı çalmak ne de el öpmek gelmedi içimden, özür dilerim çünkü annemin küçücük sıcacık ellerinden sonra babamın kocaman güçlü ellerini değdiremedim önce dudaklarıma sonra alnıma.  Aylardır hep bilmediğim yerlerden soruyor hayat ve ben sınıfta kalıyorum... En zoru da bu 3 gün oldu sınavların... Yine geçemedim sanırım. 

Ama her düşüşte, her başarısızlıkta bir şey öğrenir insan derler... Ezber bozan kabusum belki de en büyük öğreti oldu bana; öğretmenim babam yine en büyük dersi içimi de parçalasa kendi yokluğuyla verdi... SEVDİKLERİMİZLE BİRLİKTE GEÇİREBİLDİĞİMİZ HER GÜN BAYRAMMIŞ ASLINDA... Ben kalanlara sarılırken sımsıkı yeni bir kitap açıyorum, öğrenecek çok şey var, hem merak ediyor hem biraz ürküyorum... Siz hangi cilttesiniz bilemiyorum ama yine de İYİ BAYRAMLAR...
Deli Kız