8 Şubat 2017 Çarşamba

...

Kayıpla, noksanla teması olmayan hiçbir şeyin aşka yakın olmayacağını bilmesen bile, ne zaman tutkuyla bir şeyi istesen, ne zaman bir şey kalbini arzuyla doldursa onun tam edinmediğin, tam sahip olmadığın bir şey olduğunu hatırlamalısın. Sana tam anlamıyla kendini bırakan, tamamlanmış olduğun anlar, hiçbir zaman birbirimize sarıldığımız o gizli anlar kadar heyecan vermeyecek. Sen bendeki eksiğine, ben sendeki noksanıma bu kadar muhtaçken ve bu bizi aç, bu bizi arzulu, bu bizi coşkulu kılarken sen sonsuz bir tokluğa mahkum edersen bizi; yeniden aç olmayı özleyeceğiz. Ve sen başka bir eksiğin, ben başka bir noksanın peşine düşeceğiz belki de...
Cem Mumcu / Karmakarışık Sarmaşık

1 Şubat 2017 Çarşamba

...

Sen aşkın ne olduğunu bilir misin adaşım, sen hiç sevdin mi? Çoook desene! Sevgilin güzel miydi bari? Belki de seni seviyordu... Ve onu herhalde çok kucakladın... Geceleri buluşur ve öperdin değil mi? Bir kadını öpmek hoş şeydir, hele adam genç olursa. Yahut sevgilin seni sevmiyordu... O zaman ne yaptın? Geceleri ağladın mı? Ona sararmış yüzünü göstermek için geçeceği yolda bekledin, ona uzun ve acındırıcı mektuplar yazdın değil mi? Fakat herhalde ikinci bir aşka atlamak, senin için o kadar güç olmamıştır. İnsan evvela kendi kendisinden utanır gibi olur ama, bilir misin, bizim en büyük maharetimiz nefsimizden beraat kararı almaktır. Vicdan azabı dedikleri şey, ancak bir hafta sürer. Ondan sonra en aşağılık katil bile yaptığı iş için kafi mazeretler tedarik etmiştir. Ha, sonra bir üçüncü, bir dördüncüyü sevdin ve bu böyle gidiyor. Peki ama, bu sevmek midir be adaşım, bir kadını öpmek, onu istemek sevmek midir? Çırçıplak soyunarak şehrin sokaklarında koşabiliyor musun? Bir bıçak alarak kolundaki ve bacağındaki adalelere saplamak ve böylece bir nehre atılarak yüzmek elinden geliyor mu? Bir şehrin adamlarını öldürmek cesareti sende var mı? Bir minareye çıkarak bütün dünyaya işittirecek kadar kuvvetle bağırabilir misin? Aşk sana bunları yaptırabilir mi? İşte o zaman sana seviyorsun derim... Sen sevgiline ne verebilirsin sanki? Kalbini mi? Pekala, ikincisine? Gene mi o? Üçüncü ve dördüncüye de mi o? Atma be adaşım, kaç tane kalbin var senin? Hem biliyor musun, bu aptalca bir laftır. Kalbin olduğu yerde duruyor ve sen onu filana veya falana veriyorsun. Göğsünü yararak o eti oradan çıkarır ve sevgilinin önüne atarsan o zaman kalbini vermiş olursun. Siz sevemezsiniz adaşım, siz şehirde yaşayanlar ve köyde yaşayanlar; siz, birisine itaat eden ve birisine emredenler; siz, birisinden korkan ve birisini tehdit edenler... Siz sevemezsiniz. Sevmeyi yalnız bizler biliriz... Bizler: Batı rüzgarı kadar serbest dolaşan ve kendimizden başka Allah tanımayan biz Çingene’ler.
Sabahattin Ali / Değirmen

Ayna Ayna Ya Bana Deli Dersen

- Sana "Ya hep inandığın şey gerçek değilse" demeye korkuyorum.
- Korkmakta haklısın. İnanmaktan vazgeçtiğinde dahi orada duruyorsa o zaman gerçek olduğunu görecek ve daha çok korkacaksın çünkü.
Deli Kız

...

I am nothing.
I'll never be anything.

I couldn't want to be something.
Apart from that, I have in me all the dreams in the world.
Fernando Pessoa

...

Canım benim,
Bilir misin, "Canım" dediğimde içimden canımın çıkıp sana koştuğunu duyarım hep.
Ahmed Arif / Leyla Erbil'e Mektuplar

...

Bıçağın ucundaydı insanların hafızası 
‘İnsan unutandır 
ve insan unutulmaya mahkum olandır.’ 
Tanrı şöyle derdi o zaman: 
Ah! 
Didem Madak / Ah'lar Ağacı